Yüzyıllar öncesinde de severek tüketilen Türk kahvesi, günümüze kadar birçok haliyle ikram edildi. Ancak günümüzde telvesiyle birlikte tüketilen tek kahve olarak anılıyor. Bu nedenle geçmişten günümüze kadar kahve kültürümüzün geniş bir yolculuğu bulunuyor. İşte Osmanlı zamanında tüketilmeye başlanan kahvenin yolcuğu…
Türk Kahvesinin Tarihçesi
Kahve, Habeşistan’da bulundu ve 14. yüzyılın içerisindeyken, tüm dünyaya yayıldı. Habeşistan’ın Kaffa yöresinde bulunduğu bilinen kahve, ilk başlarda meyve olarak tüketiliyordu. Ancak değerinin anlaşılmasıyla, Osmanlı’da kahve öğütülmeye başlandı.
Yemen Valisi Özdemir Paşa tarafından kahve, Osmanlı sarayına getirildi. 1571 veya 1543 gibi farklı tarihler söylendiği için Osmanlı’ya tam olarak hangi tarihte geldiğini bilmek zor. Bu nedenle kahvenin sadece Yemen Valisi Özdemir Paşa tarafından getirildiği söylenebilir.
Osmanlı’ya geldiğinde kahve, Arap Yarımadası’nda kaynatılarak içecek haline getiriliyordu. Günümüzde çay gibi demlenen kahveler, Osmanlı sayesinde yeni ve özgün bir tada kavuştu. Osmanlı önce kahveyi öğütmeye ardından da çeşitli şekillerde kavurmaya başladı. Kısa bir zaman sonra da Türk kahvesi olarak, hayatımızdaki yerini aldı.
Türk Kahvesi Nerde Ortaya Çıktı?
Bir rivayete göre Kanuni Sultan Süleyman döneminde, Yemen valisi Özdemir Paşa tarafından Osmanlı’ya getirilen kahve oldukça sevildi. Özellikle getirildiği dönem itibariyle padişahlara, padişahın ailesine ve konuklara ikram ediliyordu. Daha sonrasında ise Osmanlı’da bulunan kahvehanelere, Türk kahveleri yayılmaya başladı.
Osmanlı’ya kahvenin geldiği dönemlerde Avrupalılar, kahveyi ilk defa Türkler sayesinde tatmışlardır. Önceleri Avrupa’da sadece bir meyve olarak tüketilen kahveyi, o dönemlerde Türk kahvesi olarak uzun yıllar tükettiler. Aynı yöntemle pişirdikleri Türk kahvesini, yıllar sonra farklı kahvelere çevirerek tüketmeye başladılar.
Pişirmesiyle ve aromasıyla özel olarak pişirilen Türk kahvesi, dünyadaki diğer kahvelerden farklıydı. Özellikle yapılışında telvesinin fincanda bırakılması sevildi ve zamanla sevilen bir tat halini aldı. Telvesiyle, tadıyla, pişirilme şekliyle, ikramıyla Türk kahvesinin kendine özgü bir kimliği olduğunu söylemek mümkün.
Türk Kahvesi Osmanlı’da Nasıl Pişirilirdi?
Türk kahvesinin Osmanlı döneminde ortaya çıktığından bahsettik. Ancak Osmanlı’da yapılan ilk Türk kahveleri, günümüze göre biraz daha farklıdır.
İstanbul’a ilk defa gelen kahveler, öncelikle güğümlerde kaynatılırdı. Güğümlerde kaynatılan kahvenin zamanla köpüğünün olduğuna, yavaş kaynatıldığında telve bıraktığına zamanla şahit oldular.
Osmanlı’da güğümlerde kaynatılan kahveler, zamanla Türk kahvesi şeklinde cezvelerde yapılmaya başlandı. Bu dönemde cezve bulunmadığı için önce cezveler ardından da günümüzde pek rastlanılmayan fincanlar üretildi. O dönemde kahve fincanlarının altının geniş, üstünün oldukça dar olduğu görülüyor. Bu sayede kahvenin köpüğü, fincanda son yudumuna kadar kalıyor. Günümüzde pek görülmeyen bu tür fincanlar, şu an kullandığımız fincanlardan biraz daha büyüktür.
Kısa bir süre sonra cezveler üretildi ve Türk kahvesi ilk şeklini almaya başladı. Öncelikle cezvelere konulmak üzere kahveler öğütüldü. Ardından kahvenin üzerine su eklendi ve pişirilmeye başlandı. O dönemde Osmanlı’da kahveler, sade olarak pişiriliyordu. Yani orta şekerli veya şekerli olarak, kahve yapılmıyordu. Kahveye şeker eklemek yerine, kahvenin yanında reçel veya lokum gibi tatlı yiyecekler ikram ediliyordu.
Türk Kahvesi Bir Yaşam Biçimidir
Osmanlı döneminde kahvehanelerde kitaplar okunur ve çeşitli konularda sohbetler yapılırdı. İşte tam da kahvehanelerde kitapların okunduğu, bilgili sohbetlerin yapıldığı dönemlerde Türk kahvesi sosyal hayata girmeye başladı. Kahvehaneler o dönemde sosyalleşmenin adresi olduğu için “Bir fincan kahvenin 40 yıl hatırı vardır” sözü de ilk defa burada söylendiği rivayet ediliyor. Bu nedenle sohbetlerin yanında kahve arayışımızda, tam olarak buradan geliyor.
Kültürümüzün önemli bir parçası olan misafirlikte de zamanla Türk kahvesi yapılmaya başlandı. En güzel sohbetlerin, en değerli misafirliklerin yanında mutlaka Türk kahvesi bulunurdu.
Osmanlı’da önem verilen konulardan bir tanesi de kız isteme merasimleridir. Kahve ise zamanla kız isteme merasimlerinde de dağıtılmaya başlandı. Daha sonrasında zamanla bir adet halini aldı. Hatta o dönemlerde genç kız; damadı beğenirse, damadın kahvesini tatlandırırmış. Damadı istemiyorsa da kahvesine tuz atarmış. Böylelikle kahve sayesinde de genç kızın damadı isteyip istemediği belli olurmuş.
Kültürümüzde telvesiyle pişen Türk kahvesinin fincanı ters çevrilir. Ters çevrilen bu fincandan bazı kişiler yorum yapar ve böylelikle Türk kahvesindeki telvenin geleceği gösterdiğine inanılır. Kimileri inanır kimileri inanmaz tartışılır. Fakat Türk kahvesinin telvesinden fal baktırmak, Türk kültürüyle özdeşleşmiştir
Türk kahvesi hayatımızın içinde yerini alan ve yorgunluk kahvesi, keyif kahvesi gibi adlandırılan farklı bir tarzdır. Tarzını ortaya koyanların severek tükettiği Türk kahvesi, günümüzde birçok kişinin vazgeçilmez tatları arasında yerini alıyor. Bu nedenle Türk kahvesi; tadıyla, kokusuyla, pişirme yöntemiyle, misafirlikte veya kız isteme törenlerinde ikram edilişiyle bir yaşam biçimidir.
Osmanlı’dan Türk Kahvesi Geleneği
Osmanlı’dan Türk kahvesi geleneği, nesillerdir devam ediyor. Geçmişten günümüze kadar gelen Türk kahvesi geleneği, günümüzde hala büyük ilgi görüyor. Günümüzde de sohbetlerin yanında, kız isteme törenlerinde ve daha birçok yerde Türk kahvesi geleneği sürdürülüyor. Türk kahvesi geleneği, özellikle gençler ve kahve severler tarafından devam ettirilmesi için çaba gösteriliyor.
Peki, Osmanlı’da Türk kahvesi geleneği nasıldı?
Osmanlı’da Türk kahvesi hakkında birçok rivayet anlatılıyor. Hangisi doğrudur bilinmez ama Türk kahvesinin kültürümüzde önemli bir yeri olduğu açıkça görülüyor. Çok bahsedilen hikayelerden biri de yanında su ikram edilmesiyle ilgilidir. Osmanlı’da kahvenin yanında ikram edilen su, gelen misafirin aç olup olmadığını öğrenmek içinmiş. Eğer misafir açsa, önce kahvenin yanındaki suyu içer ve ev sahibine karnının aç olduğunu anlatmak istermiş. Fakat öncelikle kahveyi içerse, karnının tok olduğu anlamına gelirmiş. Türk kahvesinin yanında ikram edilen su ile ilgili başka bir rivayette bulunur. Bu rivayete göre misafirin kahvenin tadını daha iyi alması için kahvenin yanında su ikram edilirmiş.
Osmanlı zamanlarından anlatılan bir başka hikaye ise kahvenin nasıl içileceğini soruluş şeklidir. Osmanlı’da gelen misafire kahve “Kahveniz normal mi olsun, rahatlı mı?” şeklinde sorulurmuş. Türk kahvesini normal isteyen misafirlere, kahvesi yanında su ikram edilirmiş. Rahatlı kahve isteyen misafirlere ise kahvenin yanında lokum veya reçel gibi tatlandırıcı ikram edilirmiş. Yani rahatlı kahve denilen, günümüzdeki şekerli kahveyle denktir. Fakat o dönemde henüz şeker kullanılmadığı için şeker yerine çeşitli tatlandırıcılar ikram edilirmiş.
Türk Kahvesinin Yanında İkramlıklar
Osmanlı’da Türk kahvesinin yanında birçok ikramlık hazırlanmış. O dönemlerde Türk kahvesinin yanına özellikle reçel ikram geleneği bulunurmuş. Reçel, en az 7 en fazla 21 çeşit olmalıymış. Reçelin çeşidi, hanenin bereketi sayılır ve reçeli sadece evin hanımı hazırlarmış. Eğer reçel çeşidi 7’den az ise evin hanımına tembel anlamında “eksik etek” denilirmiş.
Türk kahvesinin yanında Osmanlı’da tatlandırıcı olarak lokum da ikram edilirmiş. Türk kahvesinin yanında tatlandırıcı olarak ikram edilen lokum, o dönemde “boğazı rahatlatan” deyimiyle anılırmış. Günümüzde de Türk kahvesinin yanında, lokum ikram edilmeye devam ediliyor.
Cilveli Şehzade Kahvesi
Türk kahvesinin tarihinden bahsederken, elbette ki cilveli şehzade kahvesinden bahsetmemek haksızlık olur. Cilveli şehzade kahvesi, Osmanlı döneminde şehzadelere özel olarak yapılan bir Türk kahvesi çeşidi olarak bilinir. Zamanla yeniçeriler içinde de cilveli şehzade kahveleri yapılmaya başlandığı söylenir.
Yeniçerilerden sonra halk arasında da cilveli şehzade kahvesi yapılmaya başlanmış. Bir rivayete göre kız isteme törenlerinde genç kız, babasına damadı isteyip istemediğini şehzade kahvesiyle belli edermiş. Bazı isteme törenlerinde yapılan cilveli şehzade kahvesi, günümüzde de yapılmaya devam ediyor.
Günümüzde cilveli şehzade kahvesini birçok ilimizde içmeniz mümkün. Türk kahvesi sevenlerin bildiği ve tattığı bir kahve olan cilveli şehzade kahvesi, özellikle Kahramanmaraş ilimizde büyük ilgi görüyor. Kahramanmaraş Kalesine çıkan surlarla süslenen tarihi mekanlara uğrayabilir, sizde cilveli şehzade kahvesini tadabilirsiniz.
Cilveli Kahve yapmak için gerekli malzemeler (2 Kişilik)
- 2 tatlı kaşığı Türk kahvesi
- 3 adet küp şeker (isteğe bağlı olarak konmayabilir veya daha az konabilir)
- 2 fincan soğuk su
- 2 tatlı kaşığı çifte kavrulmuş ve öğütülmüş badem
Cilveli Kahve Yapılışı
- Bakır cezve içerisine taze çekilmiş Türk kahvesini, suyu ve şekeri ekleyip yavaşça karıştırın.
- Ardından ocağa cezveyi koyup yavaş yavaş karıştırarak pişirin.
- Ocaktan almadan önce köpüğünden kaşıkla alarak fincanlara dağıtın.
- Ardından cezveyi ocaktan alıp kahveyi yavaş yavaş fincanın kenarından dökerek fincanları doldurun
- Sonra kahvenin köpüğünün üzerine çifte kavrulmuş ve dövülmüş bademi dökün.
- Bademin kahve içerisine batmaması için çifte kavrulmuş olması şart.
- Cilveli kahvemiz hazır yanında lokum ile servis edebilirsiniz.
Yanında kaşıkla getirilen Cilveli Kahvenin önce üstündeki bademlerden kaşıkla alıp yemeniz ve bademlerin çökmemesi için arada karıştırdıktan sonra içmeniz gerekiyor.
Türk Kahvesi hakkında daha detaylı bilgi almak isteyenler için Türk Kahvesi Kültürü ve araştırmaları Derneği'nin sitesini önerebiliriz.
Bir diğer önerimiz ise İstanbul Balat’taki Velvet Cafe. Burada fincanınızı kendiniz seçip fincan hakkında bilgi alarak Türk kahvenizi yudumlayabilirsiniz.
İçindekiler
- 1 Türk Kahvesinin Tarihçesi
- 2 Türk Kahvesi Nerde Ortaya Çıktı?
- 3 Türk Kahvesi Osmanlı’da Nasıl Pişirilirdi?
- 4 Türk Kahvesi Bir Yaşam Biçimidir
- 5 Osmanlı’dan Türk Kahvesi Geleneği
- 6 Peki, Osmanlı’da Türk kahvesi geleneği nasıldı?
- 7 Türk Kahvesinin Yanında İkramlıklar
- 8 Cilveli Şehzade Kahvesi
- 9 Cilveli Kahve yapmak için gerekli malzemeler (2 Kişilik)