Dostluklarımızı şenlendiren, hüzünlerimize gizlenen, en derin sohbetlerin sevgilisi olan çay; pek çok kişi tarafından severek tüketiliyor. Daha yıllar öncesinden severek tüketilen bu içecek, günümüzde de en özel anlarda ikram edilmeye devam ediyor.
İlk kez Çin’de keşfedilen çay, ülkemizde kahveyi tahtından etmiş ve en derin sohbetlerin de yanında yerini almıştır. Sabah kahvaltıda, çalışırken, bir molada ya da akşam televizyon izlerken severek tüketiriz. Herkesin diyecek bir sözü vardır elbette ki. Fakat o, 7’den 70’e herkesin sevgilisi…
Türk Çayının Tarihçesi
Dünyada ilk olarak M.Ö. 2737 yıllarında bulunduğu biliniyor. Bulunduğu dönemde bir ilaç olarak kullanılan bu içeceğin, medikal olarak da kullanıldığı söylenir. Bulunduğu dönemlerde medikal olarak kullanılmasının nedeni bulunuş hikayesidir. Nasıl bulunduğunu merak ediyorsanız, hemen hikayesine geçelim.
Rivayetlere göre milattan önce 2700’lü yıllarda, Çin imparatoru Shenn Nung tarafından bulundu. Bir çay ağacının altında oturan Shenn Nung’un elinde bulunan bardakta sıcak bir su vardı. Ağaçtan bir yaprak, elindeki bardağa düştü ve sıcak su çayın rengini aldı. Yaprak, suya farklı bir tat ve renk verdi. Çin imparatorunun hoşuna giden bu renk ve tat, aynı zamanda hastalığını iyileştirdi. Bundan sonra ise bu içeceği, hasta olan herkes yaptı ve içmeye başladı. Yani o dönemlerde hastalıkları iyileştirmek amacıyla kullanılıyordu.
Çin’de büyük keyifle içilen bu içecek, ticaretin de gelişmesiyle dünyada farklı topraklara yayılmaya başladı. Japonların Çin’e yaptığı seyahat sayesinde, ilk tanışan halk Japonlar oldu. Japonlar arasında da kısa sürede çok sevildi. Bu dönemde, önemli toplantılarda seromoniler şeklinde ikram yapıldı. Daha sonrasında Hindistan, İran derken bütün ülkelere yayılmaya başladı.
Bilinene göre Osmanlı’nın son zamanlarına denk gelen bu içecek, diğer ülkelerdeki gibi çok tüketilmedi. Bunun nedeni ise karşısında güçlü rakibi olan kahvenin olmasıydı. Osmanlı döneminde İstanbul’da sadece birkaç dükkan satıyordu. Halk tarafından fazla ilgi gösterilmeyen bu içecek, dönemin padişahı II. Abdulhamid tarafından çok beğenildi ve Çin’den fidanlar getirtti. Çin’den getirilen fidanlar, Bursa’ya ekildi. Ancak Bursa yetiştirmeye uygun olmadığı için bu bölgede yetişmedi.
Türkler Daha Önceden Tanışmış!
Rivayetlere göre Türklerin daha öncesinden tanıştığı söyleniyor. Türklerin ilk defa bu içecekle 12. yüzyıl civarında Orta Asya’da tanıştıkları yapılan araştırmalarla kanıtlanmış. Hatta Türklerden ilk deneyen kişinin ise Hoca Ahmet Yesevi olduğu rivayet ediliyor. Hoca Ahmet Yesevi o dönemde bu içeceğin yorgunluğunu aldığını, yorgun ve hasta olan herkesin içmesi gerektiğini söylemiştir.
Karadeniz’de Üretimi
Osmanlı döneminde Bursa’da ekilen bu fidan yeşermeyince, dikimi uzun süre denenmedi. Ancak 1. Dünya savaşı sonrasında Rusya üretimini Gürcistan toprakları üzerinde denemeye karar verdi. Gürcistan topraklarında üretimi yapılan bu içecek, Karadenizliler tarafından oldukça ilgi gördü. 1. Dünya savaşından sonra Karadeniz’de bizlerde üretimine başladık. Zaten Gürcistan’dan dolayı nasıl yetiştirildiğini bilen Karadenizliler, üretimde zorlanmadılar.
Türklerdeki Gelenek
Türklerde bu gelenek, en az kahve kadar önemlidir. O kadar hayatımızın içindedir ki, sabah kahvaltılarına asla demli bir bardak olmadan oturmayız. En derin sohbetlerin yanında bir bardak vazgeçilmezlerimiz arasındadır.
Karadenizliler az şekerli ve açık tercih ediyorlar. Rizeliler ise en iyi kendi markaları olduğunu söylüyorlar. Erzurumlular ise kıtlama içiyorlar. Güneydoğu ve Doğu Anadolu bölgeleri ise genelde kaçak tercih ediyorlar. Kaçağın tadı daha acı, rengi ise daha koyudur. İster açık olsun isterse de koyu olsun fark etmez. Her türlüsü artık ülkemizde severek tüketiliyor.
Paşabahçe markasının ürettiği bardaklar aida serisi olarak üretildi ve raflardaki yerini aldı. Ancak Türkler o kadar sevdi ki, aida olarak seri üretimi yapılan bardakları “Ajda” olarak hafızalara kazındı. Uzun süre bu içeceği de Ajda bardaklarında içtik ve günümüzde hala bazı evlerde Ajda bardaklarında içmeye devam ediyoruz.
Usta Çek Bir Demli!
Kafelerimizde, kahvehanelerimizde artık herkes tarafından zevkle içiliyor. Masalara ilk oturduğumuzda bu içecekle başlar, o derin muhabbetleri de bu içecek ile şenlendiririz. “Son bir bardak içelim de öyle kalkalım” deriz… Yani o en derin sohbetlerimizi de bu içecek ile bitiririz.
Evimize misafir geldiğinde ilk olarak koyarız ocağa. Demli bir bardak, bütün hüznü de sevinci de muhabbeti de açar gider. Misafire bu içecek ile gösteririz nezaketimizi. Sosyalliğin, nezaketin, ilk uyanışların dostudur!
Günümüzde iş yerlerinde, çalışanlarına en az 2 defa çay molası hakkı verilir. Tabii ki çalışırken de içmemek olmaz. Dikkati toplattırır ve aynı zamanda zihni de açar. İşinizi yaparken de dikkatinizi toplamanız ve zihninizi açmak için içebilirsiniz.
Sosyalleştiğiniz bütün mekanlarda içilir. Hem ucuz olmasından hem de çok sevilmesinden dolayı, en çok tüketilen içeceklerden bir tanesidir. Bizlerin de her an tükettiği bu içecek, olmazsa olmazlardan. Kahvehanelerde veya filmlerde de duyduğumuz gibi Usta çek bir demli!
Sıcak Sevmeyenlere, Soğuk
Sıcak sevmeyenler için günümüzde soğuk hali birçok kişi tarafından tercih ediliyor. Soğuk içecek sektöründe kendine yer bulan bu soğuk hali, sadece sıcak sevmeyenler tarafından tüketilmiyor. Soğuk hali, özellikle gençler tarafından oldukça seviliyor ve tüketiliyor. Farklı aromaları bulunan soğuk halini, siz de lezzetle tüketebilirsiniz.
Edebiyata Konu Oldu
Ülkemizde sadece çok sevilmekle kalmadı. Aynı zamanda şiirlere, şarkılara ve kitaplara konu oldu. Yanındaki sohbet, nezaket, kahkaha, hüzün ve diğer bütün duygularla birlikte ön plana çıkartıldı. Şiirlere, şarkılara ve kitaplara konu olan bu içecek, günümüzde de hala kendinden söz ettirmeye devam ediyor.
Şiirler
Şiirlerde o en güzel duygular anlatılır. Aşkı, hüznü, sevgiyi, yalnızlığı… Artık şiirlerde siz ne hissetmek istiyorsanız, onu en derinden hissedersiniz. İşte bu içeceğin anlatıldığı en güzel şiirler…
Atila İlhan’ın yalnızlığı anlattığı şiiri: “Bir çay yalnızlığı Emirgan’dan öteye / değdikçe ısındığı yaldızlı bardağın…”
Aşkı dizelerine yar eden Sezai Karakoç’un da söylediği gibi: “benim çay bardağımda senin gözlerin olur / Senin gözlerin sizin çay bardağınızda.”
Faruk Nafiz Çamlıbel’den geliyor hasretliği anlatan o dizeler: “Çay, nargile: Mermerde tüten çifte buhurdan… / Gönlümde gözüm tütsülenir böyle her akşam”
Zindan’dan Mehmed’e Mektup şiirinde zamanın önemini anlatan Necip Fazıl Kısakürek: “Çaycı, getir ilaç kokulu çaydan / Dakika düşelim senelik paydan”
Cemal Süreya’dan da aşkı anlatan iki dize: “İki çay söylemiştik orda, biri açık / Keşke yalnız bunun için sevseydim seni”
Ve içinde her duyguyu bulacağınız dizeler geliyor, Edip Cansever’den. “Bulutlar bulutlar bulutlar… / Ötede bir köprü üstünden geçeceğim birazdan / Ocaktaki çaydanlıktan bakıyor bana / Ekim ortalarından yağan karlardan / Ben köprünün üstündeyim şimdi / Camların buğusundan yapılmış adam”
Kitaplar
Şiirlere konu olan bu içecek, tabii ki yazarların da dikkatini çekmiş. Kitap okuyanlar bilir ki, en güzel kitaplar sıcak bir içecek eşliğinde okunur. Yani bu içecek, kitap okurken sevilen içeceklerden bir tanesidir. Peki, hangi kitaplara konu olmuştur?
Burhan Kacar’ın cay ile ilgili bilinmeyenleri anlattığı “Çay” kitabı oldukça ilgi görüyor. Bilimsel olarak da bu içeceği anlatan Burhan Kacar, ülkemizde tarihçesini de ayrıntılarıyla anlatıyor. Sizde Burhan Kacar’ın kitabını okuyarak, bütün detayları ince ince öğrenebilirsiniz.
Burhan Kacar’ın kitabı dışında, bu içeceği anlatan birçok kitap bulunuyor. Bu kitapların hepsinde tarihçesini, nasıl demlendiğini ve daha fazlasını bulabilirsiniz. İşte bu içeceği anlatan diğer kitaplar: Bir Yeşilin Peşinde, Bahçeden İncebel Bardağa Türk Çayı, Çaylar Şirketten, Çay ve Zen, Çay Kitabı, Çayın Kültür Tarihi, Çay Bir Mucizedir, Çay Mucize Gıdalar 7, Bin Yılın Çayı, Demlikten Süzülen Kültür: Çay…
Şarkılar
Şarkılar bu sefer yanında değil, tam da içinde… Şarkılara konu olan bu içecek, insanın yaşayabileceği bütün duyguları anlatıyor. Sizde sıcak bir bardak alın ve hemen müziğinizi açıp, arkanıza yaslanın. Gözlerinizi kapatın. Artık şarkılar, göz kapaklarınızın altında…
- Moğollar – Çaya Kaç Şeker
- Ayna – Çayımın Şekeri
- Ferdi Tayfur – Bir Çay İçimlik
- Nükhet Duru – Çay
- Ziynet Sali – Beş Çayı
- Halimden Konan Anlar – Kendime Çaylar
- Müslüm Gürses – Çay Karam
- Ezginin Günlüğü – Sevmek Kolay
- Ali Kınık – Bir Çay Koy Gelirim
- Sezen Aksu – Çaya Güzelleme
- Demet Sağıroğlu – Açık Çay
Filmler
Şiirler, şarkılar, kitaplar olur da bu içecek ile ilgili filmler olmaz mı hiç? Sadece ülkemizde değil, dünya üzerinde de birçok yapımcı tarafından konu alınmış. Gerek tarihçesini anlatan gerekse de bir hikayeyle özdeşleştirilen bu içecek için birçok film yapılmış.
Ülkemizde özellikle “çaylarrrr” kelimesiyle çok konuşulan bir isim: Çaycı Hüseyin. Çocuklar Duymasın dizine damga vuran Hüseyin, günümüzde de diziyi izleyen birçok kişi tarafından hatırlanıyor. İşte dünyada ve ülkemizde çok konuşulan bu içecek ile ilgili filmler…
- Çayın Tadı (The Taste of Tea-2004)
- Mussolini ile Çay (1999)
- Yozgat Blues (2013)
- Çölde Çay (The Sheltering Sky-1990)
Faydaları
Günlük hayatımızda zararlı olduğunu söyleyenler olsa da aşırı tüketilmediğinde bilinen bir zararı bulunmaz. Faydaları ise bilimsel olarak açıklanmıştır. Birçok faydası bulunan bu içecek, içerdiği antioksidanlar sayesinde insan vücudu için önemlidir. İçerisinde bulunan antioksidanların, insan vücudunu mikroplardan koruma özelliği bulunur.
Yapılan araştırmalar kalp sağlığı üzerinde olumlu etkisi olduğunu gösteriyor. Siyah halini günde 3 bardak kararlı olarak tüketenler, kalp sağlığını önemsiyor. Kan basıncını da içerisindeki bir madde sayesinde düşürebilen bu içecek, sağlık açısından önemli bir içecektir.
Bağırsaklar ve sindirim sistemi üzerinde olumlu etkiye sahip olduğu düşünülüyor. Yapılan araştırmalar gösteriyor ki, içerisinde bulunan bir madde sayesinde bakterilerin büyümesi engelleniyor. Böylece de sağlıklı bir bağırsağın dengesi korunmuş oluyor. Ayrıca bu içeceğin, mikropları öldürdüğü ve sindirim sisteminin de onarıldığı yapılan araştırmalar sayesinde kanıtlanmış.
Dünya üzerinde ilginç bir araştırma yapılmış! 10 yıldan uzun süre tüketenler, inmeye daha az yakalanıyorlar. Henüz tam olarak kanıtlanmayan bu ilginç araştırma üzerinde hala çalışmalar sürdürülüyor.
Kan şekeri, insanlar için oldukça can sıkıcı bir sağlık problemidir. Günlük hayatı etkileyen kan şekerini bu içecek düşürebilir. Yapılan araştırmalara göre kan şekerini düşürmede bu içeceğin, insülin direnciyle hemen hemen aynı olduğu fark edilmiş.
Üzerinde yapılan başka bir araştırma ise kansere yakalanma oranıdır. Dünyada yapılan araştırmalara göre düzenli olarak siyah halini tüketen kişilerde, kanser hücrelerine daha az rastlanıyor. Bazı uzmanlar ise kanser hücrelerini tek başına bu içeceğin etki etmeyeceğini ve bundan dolayı da araştırmaların genişletilmesini düşünüyor.
Bu içeceği 7’den 70’e herkes sever. Ancak çoğu öğrenci bilir ki bu içecek, odaklanmayı artırır. Yapılan araştırmalarda öğrencilere katılıyor. İçerisinde bulunan bir madde sayesinde bu içecek, odaklanmayı artırıyor ve zihnin de gevşemesine yardımcı oluyor. Bu durumda da birey, işine veya dersine daha iyi odaklanabiliyor.
İlginç Bilgiler
Sevilerek tüketilen içeceklerden biri olmasının yanında, aynı zamanda araştırmalara konu olmuştur. Üzerinde çeşitli araştırmalar yapılıyor ve bu araştırmalar sayesinde her gün yeni bir bilgi ediniyor. Bu içecek ilgili ilginç bilgileri sizler için paylaşıyoruz. İşte bu içecek ile ilgili ilginç bilgiler:
- Ülkemize gelen ilk tohumları Zihni Derin getirmiştir. Sınırda yakalanmamak için bir baston içerisine tohumlarını koymuştur.
- İlk çay makineleri 1940 yılında İngiltere’den sipariş edildi. Ancak 2. Dünya savaşı nedeniyle makineler, ancak 1946 yılında getirildi. Getirilen makineler ile 1947 yılında çay fabrikası kuruldu.
- Ülkemizde 1965 yılına kadar dışarıdan ithal ediliyordu. Ancak ilk defa 1965 yılında bütün ülkeye yetti ve dışarıdan alınmadı.
- Çin’de düzenlenen Çay Kongresi’nde açıklanan verilere göre dünyada, kişi başı en çok tüketen ülkeler arasında Türkiye birinci sıradadır.
- Siyah, yeşil ve oolong olmak üzere dünyada 3 çeşit bulunuyor. En çok tüketilen ise siyah halidir.
- Yeşil kategorisinde bulunan beyaz fermente edilmemiştir ve dünya üzerindeki en pahalı çaydır.
- Yaprakları ilk keşfedildiğinde sağlık amacıyla çiğnenerek kullanılıyordu. Daha sonrasında Çin imparatoru Shenn Nung, ilk defa demlemeye başardı. Tesadüfen olan bu olayda imparatorun elindeki bardağa, yaprağı düşmüştür ve böylelikle günümüzdeki halini almaya başlamıştır.
Günümüzde
Günümüzde en çok tüketilen içecekler arasında bulunuyor. Vazgeçilmez kılan, en güzel sohbetleri demlemesinden kaynaklanıyor. Hem bu içeceği hem de sohbetin demlisini sevenlerdeniz.
Kültürümüzde hemen hemen her türlüsü içilir. Hele ki diğer ülkelerden farklı olarak, bizlerde demlenir. Oysa ki diğer ülkelerde bardak poşet kullanılır. Bizler önce suyu güzel kaynatır, ardından da demleriz. Dedik ya, sohbetin de bardağın da demlisi!
Kafelerinde artış göstermesiyle, tahtını daha çok sağlamlaştırdı. Bugün gittiğimiz her kafede, masaya mutlaka demli bir bardak gelir. Kafelerle birlikte, insanlar arasındaki iletişimi de güçlendirdi. Hele ki, iki kişi bir araya geldi mi tamamdır. İki demlisinden bardak, araya da bir demli sohbet.
Hep sohbetle, aşkla anlattık. Oysa, yalnızların da içeceğidir. Yalnız kaldığımızda demler, bir bardak doldururuz. Hemen bu içeceğimizi alır, camın kenarında dışarıyı izlemeye çıkarız. Kafamızda birçok olay geçer. Düşünür dururuz. Oğuz Atay’ın da dediği gibi “Biz çayın yalnızlığa iyi gelen tarafını da severiz.”