Özgüven, Çocukluk Döneminde Belirleniyor
Özgüvenin, “kişinin kendini net ve rahat ifade edebilmesini, sosyalleşmesini, adaleti savunabilmesini, fikrini sunabilmesini ve kendine anlam katması” gibi ifadeleri kapsayan bir kavram olduğunu belirten Uzman Klinik Psikolog Solin Çekin, özgüvenin çocukluk yıllarından itibaren geliştiğine dikkat çekiyor.
Düşük özgüven kadar yüksek özgüven gelişiminde hatalı ebeveyn tutumlarının etkili olduğunu kaydeden Çekin, sağlıklı ve dengeli bir özgüven gelişiminin önemini vurguluyor. Çekin’e göre bu durumun düşük olmasının da yüksek olmasının da kişiye zararı var.
Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Hastanesi Uzman Klinik Psikolog Solin Çekin, sağlıklı özgüven ve çocukların gelişimine ilişkin değerlendirmede bulundu. Bu gelişimin çocukluk yıllarından itibaren gerçekleştiğini kaydeden Çekin, “Günümüzde en önemli kavramlardan biri haline gelen özgüven, yaşam içerisinde dengede ilerlemediği takdirde birtakım sorunlara yol açabiliyor.” uyarısında bulundu.
Çekin, kişinin kendini net ve rahat ifade edebilmesini, sosyalleşmesini, adaleti savunabilmesini, fikrini sunabilmesini ve kendine anlam katması gibi ifadeleri kapsayan bu kavramın temelinde kişinin kendisine dair inançlarının yer aldığını söyledi.
Sağlıklı Özgüven Nasıl Olmalıdır?
Bu duygunun sağlıklı bir şekilde gelişmesi için dengeli bir bakış açısının önemli olduğunu ifade eden Çekin, “Bireyin kendisine dair dengeli bir bakış açısının olmasını betimlerken; düşük özgüven duygusunda daha çok yetersizlik ve değersizlik duyguları ön planda olur.
Yüksek özgüven duygusunda kişinin sadece olumlu yanları ve mükemmeliyetçilik duyguları merkezde olur. Elbette iki ucun herhangi birinde olmak kişiyi yaşamsal faaliyetlerinde birtakım zorlanmalara maruz bırakmaktadır.” diye konuştu.
Bu duygunun eksikliğinin temeli çocukluk yıllarına dayanıyor.
Özellikle çocukluk çağının 2-6 yaş aralığında ailesiyle iyi ilişki kuramayan, sevilmeyen, akran zorbalığı yaşayan, ebeveynleri tarafından yeterince onaylanmayan kişilerin özgüven düşüklüğüne bağlı sorunlar yaşadığını belirten Çekin, partneri tarafından aldatılan bireylerin de zamanla bu düşüklüğe bağlı sorunlar yaşadıklarının görüldüğünü söyledi.
Bu düşüklüğü yaşayanlar kendilerini sürekli yetersiz görüyor.
Çekin, bu düşüklük sorunu yaşayan kişilerin kendileriyle ilgili yaşadığı değersizlik duygusu sebebi ile kendisi ile barışık olamaması, sosyal ve iş yaşamında fikirlerini beyan edememesi, kendini sürekli yetersiz görmesi, gündelik hayatında sorumluluk ve karar alamaması, ikna kabiliyetinin azalması, topluluk önünde konuşamaması ve sürekli kaygılı hissetmesi gibi durumlardan bahsedilebileceğini söyledi.
Aşırısı da zarar veriyor!
Bu düşüklüğün aksi olan yüksek özgüven duygusunun da birtakım zorluklar oluşturduğunu kaydeden Çekin, “Günümüzün rekabetçi iş temposu ve aile fertlerinin ‘mükemmel ebeveyn’ olma arzuları gibi sebeplerle birçok kişide aşırı özgüven oluşmaya başlayabilmektedir.” uyarısında bulundu.
Yanlış ebeveyn tutumlarına dikkat!
Kişinin çocukluk döneminde sürekli ailesi tarafından ‘en mükemmel sensin, senden daha iyisi yok’ söylemlerine maruz kalmışsa, ‘çocuğumuz kendine güvensin’ mottosu ile olumlu ya da olumsuz her fikri onaylanmışsa kişinin diğer zıt uçtaki yüksek duygunun beslendiğinin kaydeden Çekin, “Böylece kişi olduğundan daha üst biriymiş gibi davranabiliyor. Olaylara ve kişilere karşı objektifliğini kaybedebiliyor. Kural tanımayabiliyor yahut burnunun dikine giderek her zaman bildiği o doğru kararın peşinden gidebiliyor.” diye konuştu.
Dünya çapında yapılan birtakım çalışmalarda bu yüksek duygunun kişilere verdiği zararın ortaya konulduğunu ifade eden Çekin, “BBC’nin bin 700 kişi üzerinde yapmış olduğu bir çalışma sonucu yayınladığı ‘fazla özgüvenli olmanın tehlikeleri’ adlı makalede, erkeklerin yüzde 38’i bir kartalı, yüzde 23’ü bir kobrayı, yüzde 6’sı ise bir ayıyı yenebileceğini belirtiyor.
Bunun dışında Yeni Zelanda’da yapılan bir başka araştırmada ise katılımcıların yüzde 20’si bir uçağı destek almadan yere indirebileceklerini ifade ediyorlar. Aynı katılımcılara bir pilotun uçağı yere indirdiği 3 dakikalık kısa bir video izletiliyor ancak video içerisinde pilotun ne yaptığı tam olarak belli olmuyor ve videoyu izleyen pilotlar da video içeriğinde uçak kullanmaya dair herhangi bir bilgi olmadığını belirtiyorlar.
Sonuç ise enteresan bir şekilde yüzde 20’den yüzde 30’a yükseliyor. Bu veriler bizlere artık ‘bir konu hakkında bilgimiz olmadan fikir beyan etmemizden de öte eyleme de geçebilecek riskte özgüven sahibi olunduğunu’ gösteriyor. Dolayısıyla bu duyguyu aşırı şekilde hissetmek çoğu zaman tehlike algısına dair muhakeme yapılamamasına sebep olabiliyor.” diye konuştu.
Çekin, bir diğer önemli noktanın ise bu durumun aşırısının bir hastalık belirtisi ya da kişilik bozukluğu belirtisi olabileceği gibi özellikle iki uçlu duygu-durum bozukluğunun bir ucu olan ‘mani dönemi’ni de akıllara getirdiğini söyledi. Çekin, “Bu dönem kişinin aşırı bu durumun içerisinde, enerjisinin yüksek, aşırı konuşkan, uyku gereksiniminin az olduğu belirtilerle kendini gösterebilmektedir.” dedi.
Her iki uç durumda da destek alınmalıdır.
Çekin, düşük özgüvende destek alınmasının önemine işaret ederek “Burada psikoterapiler çok önemli bir yer tutmaktadır. Önerildiği gibi aşırı özgüven içerisinde olan bireylerin de tıbbi destek alması mutlaka önerilmektedir.” diye konuştu.