Sebzelerin içinde belki de en çok tercih edilmeyeni olan pırasa aslında insan sağlığı için vazgeçilmez bir konumda.
Aslında pırasanın yararları hakkında bilgimiz olsa asla sofradan eksik etmeyiz. Haydi gelin hep birlikte kış sebzeleri sınıfından pırasanın önemi ve yararlarını inceleyelim.
Pırasa, kış mevsimi sebzeleri listesinde belki de en sonda gelemektedir.
Soğan ve sarımsak ile aynı aileden (allium ampeloprasum) gelen pırasanın nedense değeri yeterince bilinmiyor. Sebze yemekleri açısından çok zengin bir çeşitliliğe sahip olan Türk mutfağının belli başlı yemeklerinden biri de zeytinyağlı pırasadır.
Fakat nedense ziyafet sofralarında pek yer almıyor. Bu sebzenin değerini en fazla anneler bilir. Diğer sebzelere kıyasla daha az sevildiğini bildikleri halde soflarından eksik etmezler.
Hatta bilim dünyasında da dışlanan pırasa; soğan ve sarımsağın besin değerlerini ortaya çıkarmak için çok sayıda araştırma yapılmasına rağmen aynı aileden gelen pırasa yeteri kadar araştırılmış değildir.
Pırasanın ana vatanı Orta ve Doğu Akdeniz’dir. Yılın her mevsiminde yetişir ve ülkemizde genellikle kış mevsimi sebzesi olarak değerlendirilir. Görünüş olarak taze soğanı anımsatan pırasanın sert bir koku ve aroması vardır Çeşitli vitamin ve mineraller ile polifenolik bileşikler bakımından zengin olduğu için vücudu serbest radikallerin verdiği zararlardan korur.
Besin Analizi
Tam bir vitamin ve mineral kaynağı olmasının yanında pırasanın içerdiği lifler sayesinde sindirim sisteminin düzgün çalışmasını sağlar.
100 gram pırasadaki besin değerleri şu şekildedir:
- Kalori: 61 kcal
- Karbonhidrat: 14.2 g
- Lif: 1.8 g
- Protein: 1.5 g
- Yağ: 0.3 g
- Kolesterol: 0.0 mg
- A Vitamini: 1667.0 IU
- C Vitamini: 12.0 mg
- Potasyum: 180.0 mg
- Kalsiyum: 59.0 mg
- Demir: 2.1 mg
Pırasanın Yararları
Aynı zamanda antiseptik olan bu sebze septik enfeksiyonları önlemeye yardımcı olur. Yara üzerine bu sebzenin özünü uygulayarak enfeksiyonları önleyebilirsiniz. Bunun yanında kanın pıhtılaşmasını da tetiklediği için yaraların daha hızlı kapanmasını ve iyileşmesini sağlar.
Bu sebze gerçekten de bir kalsiyum deposudur. Vücutta bulunan kalsiyum yoğunluğunun korunmasını, kemiklerin güçlenmesini ve iskelet sisteminin genel sağlığının korunmasına yardımcı olur. Aynı zamanda sahip olduğu K vitamini de osteoporoz riskini azaltır.
C vitamini içeriği çok yüksek olduğu için enfeksiyonlarla ve hastalıklarla savaşan bağışıklık sisteminin güçlenmesine yardımcı olur. Bu da vücuttaki fizyolojik sistemlerin doğru işlemesine katkıda bulunarak genel sağlığın korunmasını sağlar.
Polifenol aktioksidan olan kaempferol açısından çok zengin bir kaynaktır. Brokoli ve lahana gibi diğer yapraklı yeşil sebzelerde de bulunan bu antioksidanın kalp hastalıklarına ve bazı kanser türlerine karşı koruma sağladığı da düşünülüyor.
Ayrıca yapılan pek çok araştırmada allium ailesine ait sebzelerin tansiyon üzerinde olumlu bir etkisi olduğu da gözlemleniyor. Tansiyonun düşürülmesi, kardiyo-vasküler sistem üzerindeki stresi azalttığı için beyin kanaması, kalp hastalıkları, kalp krizi ve atheroskleroz riskinin düşülmesinde önemli bir role sahip.
İçerisinde bulunan folik asit, DNA sentezine, hücre bakımına ve onarımına, alyuvar ve akyuvar hücrelerinin oluşumuna yardımcı olur.
İçerisinde ciddi oranda demir bulunduğu için vücuttaki hemoglobin seviyelerinin de korunmasına yardımcı olur. Başka bir deyişle aneminin önlenmesinde ve tedavisinde de faydalıdır.
Adet döngüsünün ve düzeninin korunmasını ve dengelenmesini sağlayarak adet öncesi sendromun önlenmesine de faydalıdır.
İçerisinde bulunan kükürt bileşenleri sebebi ile yaşla bağlantılı zihinsel gerilemeye ve hastalıklara karşı da koruma sağlar.
İçerisinde bulunan karotenoidler olarak bilinen lutein ve zeaksatin maddeler göz sağlığının korunmasına yardımcı olur.
Yeşil yaprakları; beyaz kısmından 100 kat daha fazla beta-karoten ve iki kat daha fazla C vitamini içerir. A, C ve E vitaminlerinin yanı sıra diğer güçlü antioksidanların birleşimi cildi serbest radikallerin ve güneşin zararlı ultraviyole ışınlarına karşı korur.