Deprem sebebiyle yaşanan korku, irkilme ve ağlama belirtileri uzun sürüyorsa uzmana başvurulmalı! Kahramanmaraş’ta meydana gelen ve Adana, Malatya, Adıyaman, Gaziantep, Adana, Hatay, Kilis ve Diyarbakır’da da şiddetli bir şekilde hissedilen deprem tüm ülkede üzüntü ve korkuya neden oldu.
Güçlü, şiddetli ve ciddi bir hasara neden olması halinde toplumda psikolojik travmaya yol açabileceğini belirten uzmanlar, ilk dakikalarda yaşanan şokun çaresizlik hissiyle birlikte pencereden atlamak gibi tehlikeli kurtuluş yollarının seçilmesine neden olabildiğini ifade ediyor.
Psikiyatri Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Semra Baripoğlu, “Sürekli korku, irkilme, uyku bozukluğu ve ağlama gibi belirtiler Travma Sonrası Stres Bozukluğu’nu işaret ediyor. Uzun sürmesi halinde mutlaka uzmandan destek alınmalı.” tavsiyesinde bulundu.
Kahramanmaraş’ta saat 04.17’de meydana gelen 7.4 şiddetindeki deprem Diyarbakır, Adana, Malatya, Adıyaman, Gaziantep, Şanlıurfa, Mersin, Hatay ve Kilis’te de can ve mal kayıplarına yol açtı. Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Hastanesi Psikiyatri Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Semra Baripoğlu, ülkede derin üzüntüye yol açan bu durumun travmaya yol açabileceğinin altını çizdi.
Kişi şok anında tehlikeli kurtuluş yollarını seçebiliyor.
Doğal bir afet olarak bilinen depremin güçlü, şiddetli ve ciddi bir hasara neden olması halinde toplumda psikolojik travmaya yol açabileceğini belirten Psikiyatri Uzmanı Dr. Semra Baripoğlu, “Bu travmanın belirtilerinde kişi aşırı derecede korku yaşayabilir. Kişi ilk anda ve ilk dakikalarda şoka girebilir. Çaresizlik ve panikleme duygusu yaşanabilir.
Bazı kişiler afet anında pencereden atlamak gibi tehlikeli bir kurtuluş yolu seçebilir. Kişi kendini çaresiz hissedebilir, ölüm korkusu o anda kişiyi etkisi altına alır. Örneğin hayatını kaybedeceği ya da bir şeylerin üzerine yıkılacağı ya da kendini sakat bırakacağı gibi bir korku oluşur.” diye konuştu.
Sürekli korku ve konuşmama isteği oluşabiliyor.
Yaşanan afetin kişide bıraktığı travma şiddetinin değişebileceğini ifade eden Dr. Semra Baripoğlu, sözlerine şöyle devam etti:
“İlerleyen günlerde; depremin şiddetine, kişinin yaşına, depreme nerede yakalandığına, deprem sırasında veya sonrasında herhangi bir sevdiğini veya yakınını kaybedip kaybetmediğine göre travmanın boyutu değişebilir.
Depremden en ağır ve en kötü şekilde etkilenenlerde sürekli bir korku, irkilme tepkisi, en küçük bir sesten etkilenme, uyku bozukluğu, iştahta azalma, ağlamalar, sürekli o anın gözünün önüne gelmesi kişi ve kimseyle konuşmak istememe gibi belirtiler ortaya çıkabilir. Bu belirtiler kişiden kişiye değişir ama sıklıkla görülen belirtiler bunlardır. Bazı kişilerde sık sık kendini kaybetmeye kadar belirtiler ortaya çıkabilir.”
Deprem sonrası uyaranlar kalıcı korkuya yol açabiliyor.
Afet sonrasında da, depremi çağrıştıran uyaranlardan dolayı kişide korku gelişebileceğini kaydeden Dr. Semra Baripoğlu, “Bazı kişiler eve ya da deprem sırasında bulundukları odaya günlerce, aylarca giremeyebilirler. Çoğu kişi depreme bağlı yaşadığı psikolojik travmanın etkilerini kendi baş etme mekanizmalarını kullanarak günler içinde atlatır ve tıbbi tedavi ihtiyacı olmaz.
Ancak bazı kişilerde bir psikiyatrik hastalık tablosu olarak tanımladığımız “Travma Sonrası Stres Bozukluğu” gelişir ki bu durum işlevselliği bozar ve profesyonel destek gerektirir.”
Şikayetler azalmıyorsa uzmana başvurulmalı.
Psikiyatri Uzmanı Dr. Semra Baripoğlu, Travma Sonrası Stres Bozukluğu belirtileri baş gösterdiyse muhakkak profesyonel yardım, psikoterapi ya da ilaç tedavi destekli bir terapi almak gerektiğini söyledi ve sözlerini şöyle tamamladı: “Bu şikayetler birkaç haftayı geçmesine rağmen azalmıyorsa, uyuyamama, uykudan kabuslarla uyanma, iştahsızlık, depresif belirtiler, en küçük bir sesten irkilme hali, işine gücüne dikkatini verememe ve hayattan elini eteğini çekme gibi isteksizlik ve ilgisizlik hali devam ediyorsa, mutlaka travmaya yönelik bir psikoterapi ve ağır olgularda ilaç tedavisi ile tıbbi destek almak gerekir.
Çünkü beyinde bu travmatik yaşantıların kaydedildiği bölgeler var ve bu bölgeler tetikleniyor. Tekrarlanan veya depremi çağrıştıran uyaranlarla bile tetiklenebiliyor. Bu yüzden vakit kaybetmeden etkin bir tedavi almak çok önemlidir, kişinin fonksiyonlarını daha da kaybetmesini engelleyecek, yaşam kalitesini hızlı bir şekilde eski düzeyine getirecektir.”